‘İlk defa bir CHP yönetimi zorunlu olan tezkereye ‘Hayır’ dedi’
Çelik, Adana’nın Kozan ilçesi Hurmalı Konak’ta AK Parti il ve ilçe yönetimi, gençlik ve kadın kollarının katılımıyla gerçekleştirilen teşkilat toplantısına katıldı.
Toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, tezkereye “hayır” oyu verilmesini eleştirdi.
CHPnin tezkereye “hayır” oyu vermesinin siyasi hayatımıza olumsuz bir örnek olarak geçecek gelişmelerden biri olduğunu değerlendiren Çelik, şöyle devam etti:
“Çok geçmiş yıllarda CHP ile pek çok konuda anlaşmazlığımız olmasına rağmen geçmişte hiçbir Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi Türkiye’nin milli güvenliği açısından elzem olan tezkereler konusunda olumsuz bir tavır takınmamıştı. İlk defa bir Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi Türkiye’nin milli güvenliği açısından zorunlu olan tezkereye ‘Hayır’ dedi. Bu tezkereler olmasaydı ne olacaktı, Türkiye’nin Suriye sınırında bir terör devletçiği kurulacaktı. PKK’nın Suriye kolu olan YPG/PYD terör örgütü ve DEAŞ terör örgütü sınırımıza dayanmıştı ve orada fiili bir yönetim kurmak üzereydi. Cumhurbaşkanımızın dirayetli liderliğiyle başkomutan olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine emir vermesiyle Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı harekatlarıyla Türk ordusu o bölgelere girdi ve o terör devletçiği kurmak isteyenlerin bütün hesaplarını alt üst etti. O fiili oluşumları darmadağın etti. Sınırımızdan hem PKK/YPG terör örgütünü hem de DEAŞ terör örgütünü söktü attı. TSK’ye bu yetkiyi veren bu teröre karşı mücadele iradesini gösteren şey işte bu tezkerelerdir. Tezkerelere ‘Hayır’ dediğiniz zaman sınırımızda terör devletçiği kurmak isteyenlere bir rüşvet vermiş oluyorsunuz. Onların istismar edeceği bir zemin oluşturmuş oluyorsunuz. Yüce Meclis bir kere daha tarihi sorumluluğunu yerine getirerek netice itibarıyla CHP’nin ‘Hayır’ demesine rağmen tezkereye ‘Evet’ demiştir.”
Çelik, tezkereyle TSK’ye, “Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarına mücavir bölgelerde topraklarımıza mütecaviz bir şekilde yaklaşmaya çalışan, devletimizin ve milletimizin hukukunu zedelemeye çalışan her türlü terör örgütüne karşı tavizsiz, kararlı ve bedeli ne olursa olsun bu mücadele yürütülecektir” yetkisinin bir kere daha verildiğini hatırlattı.
Herhangi bir siyasi partinin tezkereye “Hayır” demesinin sadece ve sadece Türkiye’nin milli güvenliği konusunda bir hassasiyetinin olmaması anlamına geldiğini dile getiren Çelik,”Bu olmadığı zaman, sınırımızda terör devletçikleri fiilen oluştuğu zaman, bu Türkiye’nin milli güvenliğini doğrudan tehdit edecektir. Dolayısıyla TSK’ya verilen bu yetki esasında Türkiye’nin geleceğini korumak, Türkiye’nin bugününü korumak açısından, vatandaşlarımıza, askerimize, polisimize saldıran demokratik hukuk devletini lav etmek isteyen her türlü terör oluşumuna karşı mücadelenin kararlılığını gösteriyor.” diye konuştu.
-“Kandil’i darmadağın etmek isteyen bir irade varsa o zaman tezkereye ‘evet’ derdi”
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, tezkereye “Hayır” demelerine rağmen, “Kandil’i darmadağın edeceğiz” sözleriyle ilgili de şunları söyledi:
“Kandil’in en çok yatırım yaptığı yere, fiili bir devletçik oluşturmak üzere yatırım yaptığı yere dönük TSK’ye verilecek yetkiye ‘Hayır’ diyorsunuz, ondan sonra da ‘Kandili darmadağın edeceğiz.’ diyorsunuz. Bu çelişkinin iki sebebi olabilir, biri çoğu kez yaptıkları gibi şuursuz bir şekilde karar aldılar. Bunun ne anlama geldiğini iş işten geçtikten sonra anladılar, tezkereye ‘Hayır’ demenin utancını Türk siyasi tarihine geçmiş bu cürmü kapatmak için ‘Kandili darmadağın edeceğiz’ gibisinden sahte bir iddiaya sığınmış oluyorlar. Bunun adı siyasette iki yüzlülüktür. Kandil’i darmadağın etmek isteyen bir irade varsa o zaman tezkereye ‘Evet’ derdi. Arkasından bu cümleyi söylediği zaman herhangi bir siyasi ikiyüzlülük ortaya çıkmaz ya da bir çelişki ortaya çıkmazdı. Ama Kandil’in doğrudan yönettiği, doğrudan elemanlarla beslediği ve kendisinin bir kolu olan YPG/PYD terör örgütüne geçmişte ne demişti bunlar, ‘Onların Türkiye’ye karşı bir saldırganlığı olacağını düşünmüyorum.’ demişlerdi. Peki, bu iddia doğru çıktı mı? Hayır. Aylar boyunca Türkiye’ye dönük her türlü mütecaviz eyleminin arkasında bunlar oldular. Eğer Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatları olmasaydı o zaman bizzat sınırımızın dibinde bu oluşumu gerçekleştireceklerdi. Eğer Suriye’nin içine girerek 30 kilometre derinlikte ve daha uzağında TSK bu mücadeleyi vermeseydi, Türkiye’nin güvenlik derinliğini sağlamasaydı bir müddet sonra bu terör Adana’ya Mersin’e Gaziantep’e Osmaniye’ye Kahramanmaraş’a gelecekti.”
Bu mücadelenin ne kadar haklı, ne kadar doğru, ne kadar meşru olduğunu görmek için uzman olmaya gerek bulunmadığını ifade eden Çelik, “Bu utanç, bu cürüm bir siyasi partinin alnından hiçbir zaman silinmeyecek utanç verici cürümdür. Eminim ben şu anda CHP’ye destek veren, değerli vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin arasında bir anket yapılsa bu tezkereye hayır siyasetine yüzde 100 karşı oldukları ortaya çıkar. CHP’nin tabanındaki kardeşlerimiz de Türkiye’nin milli güvenliği konusunda yüksek hassasiyete sahiptir.” sözlerine yer verdi.
Toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, şehit yakınına küfür eden İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’ı eleştirdi.
Pişmanlığın büyük bir erdem olduğunu aktaran Çelik, şöyle devam etti:
“Eğer bir yanlış yaptıktan sonra pişmanlık alameti gösterirseniz bu yine iyi kötü, erdeme, doğruya, iyiliğe tutunmaya çalıştığınız anlamına gelir ama size yanlışınız gösterildikten sonra hem de sosyal medyada binlerce on binlerce vatandaşımızın tepkisiyle gösterildikten sonra hala özür dilemeyi bile beceremiyorsanız pişmanlığın yerini pişkinlik alır, o da maalesef sizin tamamen erdem, doğruluk, iyilik karşıtı bir yerde durduğunuzu gösterir. Şehit ailelerimiz başımızın tacıdır. Onlara dönük her türlü incitici sözün, hele hakaret, hele küfür asla kabul edemeyeceğimiz, asla affedemeyeceğimiz davranışlar. Bunların sonuna kadar karşısında oluruz. Bu siyaset tarzıyla sonuna kadar mücadele ederiz. Özür dilemeyi bile beceremeyen bir yaklaşım söz konusu. Türkiye bu kadar mücadele verirken, bu kadar soylu, onurlu bir mücadele verirken kendi hayatlarını feda eden şehitlerimize biz borcumuzu asla ödeyemeyiz. Gazilerimize şükranımızı asla yeterince ifade edemeyiz. Şehit ailelerinin hepsi bize şehitlerimizin emanetidir. Dolayısıyla onlara yapılan bir hakaret, bütün milletimize, bütün değerlerimize yapılmış sayılır. Bunu böyle değerlendiriyoruz, bunu mahkum ediyoruz. Buna asla müsamaha göstermeyiz. Türkiye’nin her tarafındaki vatandaşlarımız gibi beraber yol yürüdüğümüz değerli arkadaşlarımız da buna gereken tepkiyi göstermiştir.”
– Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlık durumuyla ilgili iddialar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlık durumuyla ilgili iddialara ilişkin Çelik, şunları söyledi:
“Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe bir sürü provokasyonla siyasi sabotajla karşı karşıya kalıyor. Geçtiğimiz günlerde bunların en alçakçasından, en iğrenç, en çirkin olanlarından bir tanesiyle karşılaştık. Cumhurbaşkanımızın sağlığıyla ilgili üretilen yalanlar. Allah’a şükürler olsun, Cumhurbaşkanımız dirayetle basiretle ve çok yoğun bir emek vererek ülkemizin bütün meseleleriyle en detaylı şekilde ilgileniyor. İnşallah teşkilatlarımız bu emeğin, bu gayretin daha da bereketlenmesi için 2023-2024 seçimlerine en güçlü şekilde hazırlanıyorlar. Bakın sadece Adana’da bir gün içerisinde Cumhurbaşkanımızın yaptığı program, başka bazı genel başkanların bir aylık programına denktir. Cumhurbaşkanımızın sağlığıyla ilgili bu yalanları üretenler, akıl yoksunu olduğu gibi ahlak ve vicdan yoksunudur aynı zamanda. Tabii bunları sık sık yaptıkları için bunların yalanlarına herhangi bir şekilde vatandaşlarımızın ilgi göstermesi söz konusu olmuyor, olmayacak da. Tayyip Erdoğan düşmanlığını, Türkiye düşmanlığını, Tayyip Erdoğan karşıtlığını, Türkiye karşıtlığını, Avrupa’daki faşistlerin nereye kadar ulaştırdığını biz yakından biliyoruz. Bu son propagandaları yapanlar bu akıl, vicdan ve ahlak yoksunu kimseler Avrupa’daki faşistleri de geride bıraktılar. O yüzden teşkilatlarımız biliyor ki bu ahlaksızlıkla akılsızlıkla bu vicdansızlıkla da akılla vicdanla ahlakla ama kardeşlik ve gayretle de beraber mücadele etmeyi de sürdüreceğiz. Bunların hiçbir zaman Türkiye’nin gündemine yerleşmesine, hiçbir zaman bunların arkasındaki siyaset tarzının Türkiye’nin emeklerini heba etmesine, Türkiye’nin kazanımlarını yok etmesine asla fırsat vermeyeceğiz. Hep beraber yürüdüğümüz bu yolda bütün vatandaşlarımızla kardeşlerimizle arkadaşlarımızla beraber Cumhurbaşkanımızı bu dirayetli liderliği, partimizin ve Cumhur İttifakı’nın bu gücü ve her kesimden, her partiden vatandaşımıza ulaşma konusundaki gayretimiz, kardeşlik, birlik, beraberlik mesajımız her zaman olduğu gibi Türkiye’yi bir mücevher gibi işleyecek, yakınımızdaki coğrafyalara taşıyacak.”
-“Asıl Erdoğan’ın ve Türkiye’nin Afrika’da işi var”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika ziyaretine ilişkin de Çelik, dünyanın başka yerlerinden “Erdoğan’ın Afrika’da ne işi var.” şeklinde seslerin geldiğini söyledi.
Bu sesi verenlerin bugüne kadar Afrika’yı sömürdüğünü belirten Çelik, şöyle devam etti:
“Bu sesi verenlere bakıyoruz, onlar Afrika’da ne iş yapmışlar şimdiye kadar. Sömürmüşler, iliklerine kadar sömürmüşler, su kuyularına kadar, bütün yeraltı ve yer üstü madenlerini sömürmüşler Orayı mülkleri gibi gördükleri için ‘Erdoğan’ın Afrika’da ne işi var.’ diyorlar. Asıl Erdoğan’ın ve Türkiye’nin Afrika’da işi var. Asıl sizin işiniz yok, çünkü siz oraya yıllar boyunca zulüm götürmüşsünüz, Cumhurbaşkanımız oraya kardeşlik, eşitlik, beraber iş yapma mesajı veriyor. Ondan sonra gördünüz G20 toplantısında ortaya koyulan vizyonu. İtalyan gazetelerinin ‘zirvenin kazananı Erdoğan’ diye manşetler attıklarını. Çünkü dikkat edin, dünyada on tane sorun alanı sayın çözülmesi gereken, on tane kritik mesele sayın hepsinin kavşak noktasında Türkiye vardır. Bütün liderlerin bu sorunun çözümü için ortak vizyon üretmek istedikleri, ortak çözüm mekanizması kurmak istedikleri lider Cumhurbaşkanımızdır. Bunun arkasında sizlerin bu gayretli çalışmalarının, bu birliğimizin, beraberliğimizin yarattığı sinerjinin, gücün katkısı ve büyüklüğü duruyor. O yüzden hep beraber yaptığımız işi daha iyi yapmaya devam edeceğiz, karşımızdakiler ahlaksızlık, vicdansızlık, akılsızlık üretse de siyasi akıl üretmeye, vicdan üretmeye, ahlak üretmeye devam edeceğiz. Bundan sonrasında 2023-2024 seçimlerine giderken daha büyük işlere imza atmak için gayretimizi ortaya koyacağız.”
Toplantıda, bir gazetecinin İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan ile ilgili AK Parti grubu olarak ne hamlelerde bulunacakları yönündeki soruyu Çelik, şöyle yanıtladı:
“Grubumuz atacağı adımları değerlendirecektir ama ben pozisyonumuzu açık ve net bir şekilde ortaya koyuyorum. Bu eylemin tabii ki tamamen karşısındayız. Biz kime ne yapacağını söyleyecek değiliz ama vatandaşlarımızın talebinin ne olduğu ortadadır. Vatandaşlarımız Yüce Meclis çatısı altında görev yapan birinin ortaya koyduğu bu çirkinliği asla kabul edilemeyeceğini, asla affedilemeyeceğini açık ve net bir şekilde ifade ediyor. Bu binlerin, on binlerin, yüz binlerin ifadesidir. Onların talepleri de bellidir. Eylemin çirkinliği açıktır. Bunu şiddetle kınadığımızı da söyledim ama daha çirkin olan şey önce bunu inkar etmektir. Herhangi bir özür bile dileyememektir. Daha sonra da özür adı altında aslında pişmanlık değil pişkinlik üreten bir yaklaşım ortaya koymaktır. Yani daha da kötüsü bundan sonra da yine bir partililerinin şehidimiz ile ilgili ailesiyle ilgili çirkin bir paylaşımının olması bunu beğenen bazılarının olmasıdır. Yani bu iş sistematik bir vicdansızlığa dönüyor. Bunun için yapılması gerekenin açık ve net bir şekilde ortaya koyulması lazım. Vatandaşlarımızın talepleri, ortaya koyduğu irade net bir şekildedir. Şehit aileleri müsterih olsunlar. Biz her zaman onlarla beraberiz ve beraber olmaya devam edeceğiz.”
Çelik, “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sınır ötesi operasyonlar sürerken yaptığı Kandil hakkındaki açıklamasının siyasette, kamuoyunda bir karşılığı olabilir mi?” yönündeki soruya ilişkin de şunları kaydetti:
“Tabii herhangi bir şekilde vatandaşlarımızda bir karşılığı olmadığını biliyorum ama bu dediğiniz konu da giderek dikkat çekmeye başlamıştır. Sınır ötesi operasyon sürerken orada terörle mücadele edilirken ve diğer alanlarla bir irade ortaya koyulurken açık ve net bir şekilde Türkiye’nin koruduğu mazlumların aşağılandığı, orada katliam yapan rejimin açıkça desteklendiği, oralara heyet gönderildiği çeşitli tablolar gördük. En son Karabağ mücadelesinden Karabağ’ın yeniden istiklali kazanması mücadelesinde CHP milletvekilinin çıkıp ‘Türkiye oraya cihatçıları gönderiyor.’ diyerekten birtakım bizim aleyhimizde olan ülkelerin ürettiği kara propagandayı yeniden ürettiğini gördük. Dolayısıyla burada şöyle bir şey var, herhangi bir yanlış değil; Türkiye’nin karşısında olan her iradenin yanında olmak gibi sistematik bir tavır görüyoruz. Vatandaşlarımız tabii ki buna iltifat etmiyor ama maalesef Türkiye’nin yürüttüğü her siyasetin karşısında olan bir siyasi üretim herkesin dikkatini çekiyor.”